28 Aralık 2011 Çarşamba

Ifrat ve Tefrit

Once kisaca ifrat nedir, tefrit nedir bir bakalim. Bunlar arapcadan (veya farscadan) dilimizde kalmis kelimelerdir ve her ikiside asiriligi ifade eder ama ters yonlerde, yani bir tanesi "arti"ucsa, digeri "eksi" uctur, bir tanesi sag tarafin en uc noktasinda ise digeri de sol tarafin en uc noktasindadir. (Sag - Sol derken, sen nasil dusunuyorsan o anlama gelmektedir soyliyeyim bastan). Bilmem anlatabildim mi, isterseniz bir de buradan bakin.

Denge guzel midir?

Gelelim ben niye boyle iki kelimeyi, hayata dair bir blog'un icine aldim. Etrafimda o kadar insan var ki, ya ifratta yada tefritte yani mesela bir diziye ya delicesine baglanip, sevmeyenleri zevksiz ve gereksiz bulurken, bir kisim insan ise ayni diziyi "igrenc" olarak nitelendirebiliyor. Ya da asla ama asla fantazi/arabesk dinlemem diyerek kestirip atabiliyor insanlar, Orhan Gencebay'in "Batsin Bu Dunya" gibi bir klasigini es gecerek.

Insanin kendi prensipleri ve durusu olmalidir elbette, ona zaten kimsenin bir diyecegi yoktur. Demek istedigim her insan senin gibi dusunmeyebilir, bu onun senden daha salak veya senden daha az kulturlu oldugunu gostermeyecegini her zaman akildan cikarmamak gerektir.

Peki insan dedigin nasil olmalidir, dengeli ve tutarli mi, uclarda mi? Yada uclardayken bile tutarli ve dengeli olunabilir mi? Cevabi olmayan sorular tabiki bunlar, ya da cevabi her insan icin farkli olan sorular da diyebiliriz. Hatta ayni insan icin bile zaman zaman degiskenlik gosterebilicegini kabul etmeliyiz.

Daha ilk yazi icin pek de iyi olmamis olabilir, ama unutmayin ki ben burada yazacagim hayati yasamaya bu yazi ile baslamadim.

Hiç yorum yok: